Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki obezite ameliyatlarındaki sayının artışına bağlı olarak obezite revizyon cerrahisi sayıları da artmaktadır ve artacaktır. Bununla birlikte obezite ameliyatları birden fazla çeşittedir ve en iyi obezite ameliyatı diye birş ey yoktur, burada söylemek istediğimiz bir obezite hastasına tüp mide ameliyatı uygunken başka birisine ise Mide Bypass Ameliyatı uygun olabilir, yani ameliyat kararı verilirken hastanın tüm özellikleri göz önünde bulundurulmalıdır, unutulmamalıdır ki hastalık yoktur hasta vardır. Yani tedavi kişiye özel olmalıdır. Özetlemek gerekirse yanlış ameliyat seçimi de obezite revizyon cerrahisi riskini arttırmaktadır.
Revizyon cerrahisi riskini arttıran bir diğer faktör de yanlış veya yetersiz cerrahi teknik veya tecrübedir. Doğal olarak cerrahi tecrübe arttıkça ameliyatların sonuçları daha da yüz güldürücü olmaktadır, bu açıdan cerrahi ekibin yeterliliği de ileride gerekebilecek olan revizyon riskini etkilemektedir. Örnek vermek gerekirse mide küçültme ameliyatı sırasında iştah merkezi olarak bilinen mide fundusunun tam olarak çıkartılıp çıkartılmamış olması kilo geri alım oranlarını etkilemektedir. Obezite revizyon cerrahisi oranını etkileyen diğer faktör ise cerrahi tekniktir. Örneğin cerrah yeterli vakit ayırıp da tüp mide ameliyatı esnasında fazlalık mideyi çıkarttıktan sonra mide kesi hattını eski anatomik yerine yani omentum adı verilen yağ dokusuna tespit ederse mide torsiyonu adı verilen olayın çok daha nadir görüldüğünü ve ameliyattan sonra erken ve geç dönemde kusma probleminin çok daha az olduğunu görmekteyiz.
Yine obezite ameliyatı gibi ciddi bir ameliyatta kullanılan tek kullanımlık malzemelerin çok kaliteli olmaları ve sadece bir defa kullanılmaları gerekmektedir, aksi halde ameliyat sonrası erken dönemde değişik komplikasyonlarla karşılaşılma riski artacaktır.
Obezite revizyon cerrahisi riskini arttıran en önemli iki faktörden ilki yanlış hasta seçimi, ikincisi ise yanlış ameliyat seçimidir. Yanlış hasta seçimine örnek vermek gerekirse şöyle diyebiliriz; mesela duygusal nedenlerle şeker bağımlılığı geliştirmiş olan bir hastanın ameliyat öncesi duygusal yeme bozukluğu tedavi edilmezse veya kontrol altına alınmazsa kilo geri alım riski çok yüksek olacaktır. Yine altta belirgin hormonel bozukluğu olan hastalar ameliyat öncesi tespit edilemezlerse ameliyat sonuçları üzücü olacaktır. Sigara bağımlılığı problemi olan ve sigarayı bırakamayacağını açık açık ifade eden hastaların opere edilmesi de erken dönemde mide kaçağı gibi komplikasyon riskini çok arttıracak ve revizyon cerrahisi ihtiyacını doğurabilecektir.
Yanlış ameliyat seçimi de obezite revizyon cerrahisi riskini arttıran çok önemli bir etkendir. Örneğin tip 2 diyabeti, ciddi reflü özofajit hastalığı ve şeker bağımlılığı gibi bir ek hastalığı olmayan obezitenin ilk evrelerindeki bir hastanın tüp mide ameliyatı gibi daha basit ve fizyolojik bir ameliyat yerine mide bypass ameliyatı ile tedavi edilmesi uzun dönemde revizyon cerrahisi riskini arttıracaktır. Biz biliyoruz ki ameliyattan önce tip 2 diyabet hastalığı olmayan ancak mide bypass ameliyatı ile tedavi edilen obezite hastaları uzun dönemde ısrarcı hipoglisemi (nesidioblastosis) geliştirebilmektedirler bu da revizyon cerrahisi ihtiyacı doğurmaktadır. Bununla birlikte bunun tersi de söz konusu olabilir, örneğin ciddi şeker bağımlığı olan tip 2 diyabetik süper morbid bir obezite hastasının mide küçültme ameliyatı yerine metabolik cerrahi veya mide bypass ameliyatı ile tedavi edilmesi uzun dönemde kilo verimi, verilen kilonun korunması ve tip 2 diyabetin tedavisi açısından çok daha doğru ve etkili olacaktır.